"Sen" diye ona seslenerek şöyle diyecektir:
- Senin asıl büyüklüğün bütün o büyüklüklere rağmen milletin ferdiyim diye övünmendir...
Herkes bir fırtına kopacak sanır. Aksine Atatürk, Reşit Galip'i sever. Galip, 1925 yılında milletvekili olur, iki yıl süreyle İstiklal Mahkemesi üyeliği yapar. Atatürk'le aralarındaki o efsaneye dönüşen kavga 1931 yılı ağustos ayında Dolmabahçe Sarayı'nda yaşanır...
Reşit Galip masada Atatürk'ün de hocası olan zamanın Milli Eğitim Bakanı Esat Mehmet'i eleştirmeye koyulur.
Atatürk'ün, "Davamıza inanmıştır, benim hocamdır, benim hocam olması sence bir değer taşımıyor mu?" sözlerine "Kusura bakma Paşam taşımıyor, okuttuklarının içinde sizin gibi devrimci çıkmış ama kim bilir nice tutucu da çıkmıştır" diye karşılık verir. Mustafa Kemal, "Bu masada hocama hakaret etmenize müsaade edemem" diyecek olur, Reşit Galip, "Devrimleri korumak için sizden müsaade istemiyorum. Hatayı yapan siz de olsanız sizi de eleştiririm. Rose Noir'a 15 bin liralık kredi mektubu da siz verdiniz diye hata olmaktan çıkmaz" diye üsteler.
Ortalık buz keser. Atatürk "Yoruldunuz, biraz istirahat etseniz iyi olacak" diyerek Reşit Galip'i dışarıya davet eder. Ama tüm beklentilerin aksine Reşit Galip dışarı çıkmaz: "Burası sizin değil milletin sofrasıdır" diyerek yerinde çakılı kalır. Bunun üzerine Atatürk odayı terk eder. Reşit Galip sabaha kadar o salonda oturur. Ertesi gün Ata'ya bir özür mektubu yazar. Birkaç ay sonra yaptığı bir radyo konuşmasını Atatürk de dinler. Reşit Galip: "Devrimlerimizi herkese ve her şeye karşı savunacağız. Gerekirse babalarımıza ve çouklarımıza karşı da..." demektedir. Atatürk birkaç gün sonra Reşit Galip'i çağırtır. Onu Milli Eğitim Bakanı yapar...
Rose Noir hadisesine gelince... Beyoğlu'nda bir Rus karı-kocanın işlettiği böyle bir mekân vardır. Atatürk bir gece oraya gittiğinde mekânın sahibi Madam Senya masaya gelir, uzun uzun dert yanar, İş Bankası'nın krediyi kestiğini anlatır. Bu tür mekânların yaşamasını isteyen Atatürk, İş Bankası'na hitaben bir not yazar, ellerine tutuşturur. İş Bankası Genel Müdürü Mummer Eriş ertesi gün kâğıdı alınca Dolmabahçe Sarayı'na gelir, bu krediyi vermeye kuralların müsaade etmediğini bildirir. Mesele bundan ibarettir.
Ancak, Atatürk'ün o gece o çifte çek verdiği dedikodusu yayılmıştır. Reşit Galip işte bu dedikoduyu seslendirir... Atatürk kimilerine göre diktatördü. Bir bugünkü demokratlara (!) bakın bir o günkü diktatöre...
AKP iktidara gelene kadar Atatürk'ün modern Türkiye'si İslam âlemine örnek gösteriliyordu... AKP iktidarından sonra kendimize İslam âleminden örnek aramaya başladık. Beş yılda ne ilerleme...
"CarrefourSA'da içki reyonu kaldırıldı. Eşrefhoca Caddesi'nde bulunan CarrefourSA Merkez Şubesi'nde alkollü içeceklerin bulunduğu reyon bir daha konulmamak üzere kaldırıldı.
Edinilen bilgiye göre, vatandaşların hemen hiç ilgi göstermemeleri ve alkollü içeceklere olan tepki nedeniyle böyle bir uygulamaya gidildi. CarrefourSA yetkilileri, ramazan ayının da gelmesini fırsat olarak değerlendirerek içki reyonunun kaldırılmasını kararlaştırdılar..."
Malezyalı muhalif kadınlardan Josiah, "Siyasal İslam adım adım gelirken biz uyuyorduk" demiş.
Onlarda da şeriatı demokrasi diye yutturan işbirlikçi liberaller boldu anlaşılan...
Haldun Ertem
****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder