-------
Bu Blogda Ara
31 Ağustos 2010 Salı
İşte Rtük'ün yasakladığı klip
İşte Rtük'ün yasakladığı klip
RÜTK´ün yasakladığı klip Avrupa´da 1 numara ancak
Suçlu ceset çıktı... Yakalanması için aranıyor!
Suçlu ceset çıktı... Yakalanması için aranıyor!
Kırmızı et yiyenler delirerek öldü.
Yetkililerimizin hiç suçu yok!
*
Bebeler kuvözde can verdi.
“Klimadan” dediler.
Üniversiteliler uykuda rahmetli.
“Kombiden” dediler.
*
Uçağı göz göre göre düşürdüler.
“Radardan...”
Dandik trenle sürat, dokuz cenaze.
“Contadan...”
*
(Suçlu conta kayıplara karıştı. Raylar tutuklandı. Şüpheli davranışları görülen cıvata ve somun gözaltına alındı. İngiliz anahtarı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Lokomotif ameliyat edildi. Vagonlar ayakta tedavi gördü. Neticede, yetkililerin alayı yırttı!)
*
Fabrika havaya uçtu.
“Kazandan...”
Doğalgaz borusunu patlattılar.
“Kepçeden...”
Kuran kursu çöktü.
“Tüpten...”
Çocuklar lağıma düşüp öldü.
“Rögardan.”
Duble yollar kan gölü.
“Mucurdan...”
*
(Sakarya’da bi otomobil, hatalı sollama yaptı, yol kenarındaki ineğe çarptı, direksiyonu kıvırdı, sollamaya çalıştığı otomobile patlattı, arkadan gelen kamyonet de şarampole yuvarlandı, bir kişi öldü, üç kişi yaralandı, inek telef oldu. Dava üstüne dava açıldı, bilirkişi üstüne bilirkişi... İşin içinden çıkılamadı, devlet karar versin denildi, Adli Tıp’a başvuruldu. Adli Tıp uzuuun uzun inceledi. “İnek kusurlu” bulundu iyi mi... Herkes beraat etti!)
*
Evlerimizi su basıyor.
“Yağmurdan...”
Rize’de 12 kişi daha gitti.
“Heyelandan...”
Otoyolun ortasında boğulduk.
“İntikamcı dereden...”
Metronun tavanını deldiler.
“Sondajdan...”
Denizotobüsüyle şilebe girdiler.
“Dalgadan...”
Karaköy İskelesi battı birader!
“Lodostan...”
*
Taşeronun vicdanına terk ettiler, Zonguldak’ta 30 insanımızı diri diri topraağa gömdüler... 28’inin cesedini çıkardılar, sanırsın uzay boşluğunda kaybolan astronottur, ikisini üç aydır bulamadılar... Önce “kader” dediler, sonra baktılar “kader” tek başına günah keçisi olmaya yetmiyor, mecburen bilirkişi raporu hazırladılar. Ve, taaa üç ay sonra sorumluyu buldular.
*
Meğer, cesedi bi türlü bulunamayan iki madenciden biri, aşçı yamağıymış, yemek pişirmek için madene soktuğu piknik tüpü ve kibrit yüzünden grizu patlamasına sebep olmuş.
Yani?
Son sekiz senedir conta kombi filan yerine, ilk kez “sorumlu insan” tespit ettiler, o da, üç aydır bulamadıkları garibanın cesedi... Tutukluların hepsi anında tahliye tabii.
*
Kedi nerede? Ağaca çıktı. Ağaç nerede? Balta kesti. Balta nerede? Suya düştü. Su nerede? İnek içti. İnek nerede? Dağa kaçtı? Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu. Kül nerede? Hangi kül?
Kırmızı et yiyenler delirerek öldü.
“Danadan...”
Beyaz ete dönenler gripten öldü.
“Kuştan, tavuktan...”
İyi de, vejetaryenler niye öldü?
“Keneden...”
*
Beyaz ete dönenler gripten öldü.
“Kuştan, tavuktan...”
İyi de, vejetaryenler niye öldü?
“Keneden...”
*
Yetkililerimizin hiç suçu yok!
*
Bebeler kuvözde can verdi.
“Klimadan” dediler.
Üniversiteliler uykuda rahmetli.
“Kombiden” dediler.
*
Uçağı göz göre göre düşürdüler.
“Radardan...”
Dandik trenle sürat, dokuz cenaze.
“Contadan...”
*
(Suçlu conta kayıplara karıştı. Raylar tutuklandı. Şüpheli davranışları görülen cıvata ve somun gözaltına alındı. İngiliz anahtarı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Lokomotif ameliyat edildi. Vagonlar ayakta tedavi gördü. Neticede, yetkililerin alayı yırttı!)
*
Fabrika havaya uçtu.
“Kazandan...”
Doğalgaz borusunu patlattılar.
“Kepçeden...”
Kuran kursu çöktü.
“Tüpten...”
Çocuklar lağıma düşüp öldü.
“Rögardan.”
Duble yollar kan gölü.
“Mucurdan...”
*
(Sakarya’da bi otomobil, hatalı sollama yaptı, yol kenarındaki ineğe çarptı, direksiyonu kıvırdı, sollamaya çalıştığı otomobile patlattı, arkadan gelen kamyonet de şarampole yuvarlandı, bir kişi öldü, üç kişi yaralandı, inek telef oldu. Dava üstüne dava açıldı, bilirkişi üstüne bilirkişi... İşin içinden çıkılamadı, devlet karar versin denildi, Adli Tıp’a başvuruldu. Adli Tıp uzuuun uzun inceledi. “İnek kusurlu” bulundu iyi mi... Herkes beraat etti!)
*
Evlerimizi su basıyor.
“Yağmurdan...”
Rize’de 12 kişi daha gitti.
“Heyelandan...”
Otoyolun ortasında boğulduk.
“İntikamcı dereden...”
Metronun tavanını deldiler.
“Sondajdan...”
Denizotobüsüyle şilebe girdiler.
“Dalgadan...”
Karaköy İskelesi battı birader!
“Lodostan...”
*
Taşeronun vicdanına terk ettiler, Zonguldak’ta 30 insanımızı diri diri topraağa gömdüler... 28’inin cesedini çıkardılar, sanırsın uzay boşluğunda kaybolan astronottur, ikisini üç aydır bulamadılar... Önce “kader” dediler, sonra baktılar “kader” tek başına günah keçisi olmaya yetmiyor, mecburen bilirkişi raporu hazırladılar. Ve, taaa üç ay sonra sorumluyu buldular.
*
Meğer, cesedi bi türlü bulunamayan iki madenciden biri, aşçı yamağıymış, yemek pişirmek için madene soktuğu piknik tüpü ve kibrit yüzünden grizu patlamasına sebep olmuş.
*
Yani?
Son sekiz senedir conta kombi filan yerine, ilk kez “sorumlu insan” tespit ettiler, o da, üç aydır bulamadıkları garibanın cesedi... Tutukluların hepsi anında tahliye tabii.
*
Kedi nerede? Ağaca çıktı. Ağaç nerede? Balta kesti. Balta nerede? Suya düştü. Su nerede? İnek içti. İnek nerede? Dağa kaçtı? Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu. Kül nerede? Hangi kül?
yılmaz özdil
İzleHaber - İşte Rtük ün yasakladığı klip“ATMA” RECEP BEY DİN KARDEŞİYİZ!..
Sakın ola ki, “atma” kelimesinde başka bir kasıt aranmasın. Burada, “Öcalan’ın muhatap alınmasını” savunan AKP’lilerin, partiden neden “atılmadığı” sorgulanacaktır, o kadar!..
PKK’lılara af ve “Öcalan’la görüşme” tartışmaları nasılsa daha çok su kaldıracak. Ama Başbakan Erdoğan’ın son iki gündür bu konuda söyledikleri görmezden gelinecek gibi değil. Anlatacaklarımız, muhalefet partilerine de yeni bir kıyağımız olsun. Zira son tartışmalar, sadece milletimizin değil, muhalefetin de “hafızayı beşer nisyan ile malul” vaziyetini gözler önüne serdi. (İktidarın, Terörle Mücadele Yasası’nın 6. maddesini Öcalan için değiştirmeye yeltendiğini, ancak Oda Tv yazdıktan sonra hatırladılar. Oysa sadece 2 yıl önce 22 Temmuz seçim kampanyasında, eski Genel Başkan Deniz Baykal 1 ay boyunca, elinde kırmızı dosya, her meydanda AKP’nin, Öcalan’ı nasıl affetmeye çalıştığını anlatmıştı.)
Başbakan Erdoğan dün Ankara’nın Sincan İlçesi’ndeki referandum mitinginde, PKK’yla pazarlık iddiaları konusunda, “Arkadaşlarımın içinde böyle bir pazarlık yapan varsa ki böyle bir şey olamaz, partimde bir saniye yaşatmam. Söz namludan çıkan kurşun gibidir” dedi.
Aynı gün Hürriyet Gazetesi’nde, “AK Parti grubu aftan gıdım vermez, gıdım” şeklindeki demeci yayınlandı. Bir gece önce de Kanal 24’te şunları söyledi:
“Siyasi irade terör örgütüyle konuşmaz ama istihbari örgüt herkesle, her yerde konuşur. Zaman olur Silahlı Kuvvetler’in oradaki görevleri vasıtasıyla, zaman olur Adalet Bakanlığı’nın görevlileri vasıtasıyla bu yapılır. Oradaki sorunları çözmek için yapılabilir. Kimse kalkıp da iktidar bizzat terör örgütü mensuplarıyla görüştü diyemez. Siyasi pazarlık karakterimde yoktur.”
“İstihbarat örgütü benimle kurulmuş bir örgüt değildir. Bizden önceki iktidarlar döneminde de aynı şekilde bu çalışmaları yürütmüştür. Sonuçlar hakkında bizi bilgilendirir. A’dan Z’ye bize gelir diye bir şey yok. Onların dönemlerinde de aynı mekanizma çalışmıştır… Bunlar anormal değildir, her ülkede olağandır. Terörü bitirmeye, asayişi sağlamaya yönelik adımlardır. O görevlilerin hepsi devletin memurudur, siyasi vasfı yoktur.”
“Başbakan olarak söylüyorum, istihbarat örgütünün bu tip açıklamalar yapmasını doğru bulmam. Emekli olanların bile konuşma hakları yoktur. Ama bakıyorsunuz, önüne gelen bir yerlere çıkıp konuşuyor yazıyor. Bunlar doğru adımlar değil. Ama yaptıkları görev doğrudur.”
GÜL’E CEVAT ÖNEŞ’Lİ MESAJ
Erdoğan’ın sözlerinin her birini, kendisi veya AKP ileri gelenlerinin ağzından cevaplandıracağız. Fakat en sondan başlayalım, çünkü buradaki mesajın muhatabı doğrudan Cumhurbaşkanı Gül. Erdoğan’ın, MİT Kanunu’nun açık hükmüne rağmen, gazetelere çarşaf çarşaf “açılım” ve “Öcalan muhatap alınsın” demeçleri veren, PKK’nın siyasi uzantılarının düzenlediği tüm toplantılara katılan emekli MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’i tarif ettiği çok belli.
Peki Erdoğan’ın, “Öcalan’la görüşmüyor, pazarlık yapmıyoruz” diye neredeyse yemin billah ettiği bir dönemde, daha 3 gün önce Gül neyle meşguldü? Tarabya Köşkü’nde, Pentagon’un “politik psikoloji danışmanı” olduğu öne sürülen Prof. Vamık Volkan başkanlığında bir heyeti kabul edip, “Kürt sorununa çözüm”ü görüşüyordu ve o heyette Öneş de vardı!..
ÖCALAN’IN YENİDEN YARGILANMASINI KİM İSTEDİ?
Başbakan Erdoğan’ın, “namludan çıkan kurşun” gibi olan diğer sözlerinin anlamı özetle şu; “Öcalan’la görüşenler devletin memurdur, beni bağlamaz… Bizden birisi pazarlığa yeltenirse, partimde bir saniye duramaz…”
“Devlet görüşür” kaçamağı yeterincetartışıldı… Sadece neden, “Öcalan’la pazarlığa yeltenen hükümette ve devlette bir saniye duramaz” da demediğini sormakla yetinip, AKP’nin, “hükümet-devlet” ayrımını, çarpıcı bir örnekle renklendirelim.
TSK, (Üstelik Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı’dır) terörle mücadeleden daha etkili sonuç alınabilmesi için Terörle Mücadele Yasası’nın değiştirilmesini, hiç olmazsa İngiltere, İspanya’daki kadar yetki verilmesini talep eder. Adalet Bakanlığı bir taslak hazırlar. Bu taslak hükümet veya Meclis’ten önce AKP Genel Merkezi’nde görüşülür. Bunun için partide bir komisyon oluşturulur, başkanlığına da o dönemde AKP’nin 2 numarası olan Mir Mehmet Dengir Fırat getirilir. Fırat, TSK’nın talepleri konusunda kelimesi kelimesine şunları söyler:
“Hiçbir taslak beni ilgilendirmez. Genelkurmay, MİT veya JİTEM değişiklik isteyebilir. Ama bunlar bizi bağlamaz. Adalet Bakanlığı’nın taslağı beni ilgilendirmiyor. Bakan da beni ilgilendirmiyor. Özgürlüklerden, demokratik kazanımlardan geri adım atılmayacak. Şurası, burası taslak hazırlayabilir, ama iktidar biziz, patron biziz, patron Meclis’tir... Başbakan’ın ağzından bir laf çıkar. Bir tek o laf partiyi bağlar. Bugün Türkiye’de artık sivil otorite vardır. 20 yıl önceydi o devirler. Hesabını vatandaşa ben vereceğim.” (Yasa, TSK’nın değil, AKP’nin istediği şekilde değişir. O kadar ki, tasarıya Öcalan’la ilgili o madde bile girer)
Yegane “patron”un kim olduğu anlaşıldı değil mi?!.. O halde, gündemdeki iddiaların hesabını, vatandaşa kimin vermesi gerekiyor dersiniz?!..
Hafıza tazelemeye devam:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Öcalan’ın “yeniden yargılanmasını” kararlaştırmış, ancak karar henüz resmen duyurulmamıştır. Başbakan Erdoğan o günlerde (Mart 2005) Vatan Gazetesi’ne, şu açıklamayı yapar:
“Partimin MYK’sı ve Bakanlar Kurulu yeniden yargılamaya sıcak bakmamasına rağmen, biz eğilim yokluyoruz… Medyadan da gümbür gümbür destek istiyoruz…”
İtiraf ettiği gibi, Öcalan’ın yeniden yargılanmasına partinin yetkili organı ve Bakanlar Kurulu “sıcak bakmıyor”,ama Erdoğan nedense “eğilim” yokluyor… Mir Dengir Fırat, “Başbakan’ın ağzından bir laf çıkar. Bir tek o laf partiyi bağlar” derken haksız mıymış? Bu durumda kim takar, “AK Parti Grubu’nun aftan gıdım vermemesini”?..
İMRALI ZİYARETİNİ KİM DESTEKLEDİ?
Geliyoruz 2008’e… “Kürt sorunu”nun çözümünde “Öcalan’ın muhataplığının” gayet olağanlaştırıldığı günlerde DTP, şimdi BDP Diyarbakır Milletvekili olan Akın Birdal, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin İmralı’yı ziyaret etmesi için Komisyonun AKP’li Başkanı Zafer Üskül’e bir öneri götürür. Birdal’ın “ısrarına dayanamayıp”, öneriyi kabul eden Üskül, hazırladıkları ziyaret programına CHP ve MHP’li üyelerin de katılması için büyük çaba gösterir. Ancak muhalefet milletvekilleri itiraz eder ve İmralı programı yatar…
AKP’li bir komisyon başkanının, Başbakan ya da Meclis Başkanının bilgisi ve izni olmadan böylesine sansasyonel bir “açılıma” girişmesinin imkan-ihtimali var mıdır?
SAĞ VE SOL KOLLARI 1.5 YILDIR “PARTİDE YAŞIYOR”
Güneydoğu kökenli iki milletvekilinin Erdoğan üzerindeki etkisi (Sadece dün değil, bugün de öyle), tartışmasız kabul edilen bir gerçek. O isimler; 1.5 yıl öncesine kadar AKP’nin 2 numarası, yani Erdoğan’ın yardımcısı olan Mir Dengir Fırat ile Erdoğan’ın halen “o noktadayım” dediği meşhur “Diyarbakır açılımını” organize eden, Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan (Aslan, Gül’e de danışmanlık yaptığını açıklamıştı)’dır.
29 Mart yerel seçimlerinden önce yine PKK’ya “silah bıraktırılması” tartışılmaktadır. Mir Dengir Fırat şunları söyler:
“Bu bir devlet sorunudur, devlet politikasıdır. Kararı verecek olan milletvekilleri, hükümet ve Cumhurbaşkanıdır. Genel kanı olarak sorunun çözümü isteği var. Ben de vatandaş olarak hangi yöntemler uygunsa, biran önce çözülmesini diliyorum. Eğer genel af çıkarsa PKK’lılar dağdan inebilir. Kapsamı tartışılmalı…”
İhsan Arslan ise hem yerel seçimler, hem “Kürt açılımı” öncesinde, “Çözüm sürecine girdik, Öcalan muhatap alınmalı” der. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “terör örgütü PKK’nın propagandasını yaptığı” gerekçesiyle, Arslan’ın sözleriyle ilgili inceleme başlatır. Başlatır da ne olur; Arslan’ın ifadesiyle, “Başsavcıyla görüşür, bir daha da kimse kendisine bir şey demez”,o kadar!.. Arslan sonrasında da, “İmralı’nın neden muhatap alınması gerektiği” ve hangi adımların atılacağı (Bunların ‘Kürt açılımı’ndan hemen önce söylenmesine dikkat) konusunda öyle şeyler anlatır ki… Anlatmakla kalmaz, “Bunların devlet katında konuşulduğunu” ve “Cumhurbaşkanı’nın zemin hazırlama rolünü üstlendiğini” iddia eder.
Erdoğan bunları, “Öcalan’la pazarlık… PKK’yı muhatap alma”dan saymamış olmalı ki, o isimleri “AKP’de yaşatmaya” devam ediyor!..
İŞTE “GÖREVİ BEN VERDİM” İTİRAFI
Başbakan Erdoğan, İmralı ile görüşüldüğününasıl itiraf etti? Birincisi “devlet işi” kılıfına soktu… İkincisi, bu görüşmeleri “Onların dönemlerinde de aynı mekanizma çalışmıştır” sözleriyle, “olağanlaştırdı”, hatta “A’dan Z’ye bize gelir diye bir şey yok” dedi.
O halde “Kürt açılımı”ndan önceyaptığı şu açıklamayı okuyalım:
“Bir hafta önce MGK üyesi arkadaşlarımla (Dikkat; MGK değil, MGK’daki bakanlarla yapılan bir toplantıdan söz ediyor) bu konuda bir çalışma başlattık ve İçişleri Bakanlığımıza bu görevi verdik. İlgili bakanlıklarla, İçişleri Bakanlığımız görüşmelerini yapıyor, yapacak. Genelkurmay’dı, MİT’ti kurumlarla, bölge milletvekilleriyle görüşmelerini yapacak. Bize olgun, bu noktada hakikaten toparlamanın olduğu bir çalışmayı getirecek. Bizler nihai değerlendirmelerimizi yapacağız ve ondan sonra da bir söylem birliği içerisinde kamuya bunu açıklayacağız…”
Bu da, “tüm devlet kurumları”na kimin “görev” verdiğinin, dahası her adımdan “A’dan, Z’ye haberdar olduklarının” en somut itirafıdeğilse, nedir?!..
Müyesser Yıldız
Odatv.com
AYDINLANMA - "BİTARAF OLAN BERTARAF OLUR!"
AYDINLANMA EMRE KONGAR
"BİTARAF OLAN BERTARAF OLUR!"
Sevgili okurlarım, aslında belki de bu yazıyı bugün yazmamalıyım: Çok kızdığım, çok korktuğum, çok sevindiğim zamanlar yazı yazmak istemem.
Çünkü güçlü duygular insanı yazı yazarken yanlışa sürükler...
Sonradan üzüleceğiniz, "Yahu biraz aşırı kaçmışım" diyeceğiniz ifadeler kaleminizden (bilgisayarınızdan) dökülüverir...
Çok sevindiğiniz bir olayın sonuçlarının hiç de öyle memnuniyet verici olmadığını görür ve üzülürsünüz...
Çok kızdığınız bir insana "Acaba haksızlık mı ediyorum" duygusu yakanızı bırakmaz...
En azından benim, köşe yazarı olarak "etkili, çarpıcı yazı yazmak" ile, bilim insanı olarak "soğukkanlı, ağırbaşlı değerlendirme yapmak" kaygılarım arasındaki denge bozulmuş gibi gelir bana böyle zamanlarda.
Şu anda böyle büyük bir korku içindeyim...
Dilerim bu korku seli, kalemimden, amacımı aşan ifadelerin dökülmesine, aşırı ifadelere yol açmaz!
İnanın bugünkü yazımı kendimi denetlemek için büyük bir güç sarfederek, sözcüklerimi özenle seçerek yazmaya çalışıyorum.
Ben zaten çok zor yazı yazarım.
Yazımı gazeteye yollamadan önce, araya zaman koyarak, en az on-onbeş kez daha okurum.
Yine de çoğu, zaman ertesi gün yazımı gazetede okurken pek çok eksik ve fazla, hatta kimi zaman hata bile bulurum.
Şimdi bu yazdıklarımı da tekrar tekrar, sakinleşmeye çalışarak ve aşırı ifadeleri törpüleyerek defalarca okudum, okuyorum.
Dilerim kimseye karşı bir yanlış değerlendirme içinde değilimdir!
Sevgili okurlarım, bilmiyorum, aranızda teröre kurban veren ailelerden gelenler var mı?
Bilmiyorum, kaçınız Türkiye'deki sağ-sol terörünün aldığı gencecik canlara tanıklık ettiniz, onların acısını yüreğinizde hissettiniz?
Benim akademik hayatım, bir anlamda, Türkiye'deki şiddet ve terörün tanıklığıdır.
1966'da Amerika'dan döndüm, 1968'de gençlik olayları başladı.
Bu olaylar bahane edilerek yapılan 1971 12 Mart Askeri Darbesi'ne tanıklık ettim, rüzgarından savruldum.
1975-1980 arasındaki cinayet çılgınlığını, patlayan bombalar arasında, tekmeyle kapısı açılıp basılan sınıflarda, en parlak öğrencilerimin ölüm haberlerini alarak yaşadım.
Cavit Orhan Tütengil gibi meslektaşlarım, Bedrettin Cömert gibi en yakın arkadaşlarım öldürüldü.
Ben ve ailem yıllarca yakın koruma eşliğinde cehennem azabı yaşadık.
O dönemin travmalarını belki de hâlâ atlatamadım.
İnanın şu anda bile yine o günleri anımsarken ellerim titriyor, gözlerim yaşarıyor.
1980 12 Eylül Askeri Darbesi'ni yaşadım.
Üniversiteden istifa etmek zorunda bırakıldım.
Derken 1990'lar geldi...
Muammer Aksoylar, Uğur Mumcular, Ahmet Taner Kışlalılar katledildi...
Ben bütün bu süreçler sırasında demokrasiden yana, şiddete karşı tavır koydum:
Şiddete karışan öğrencilerimi şahsen, şiddet stratejilerini savunan örgütleri elimden geldiğince kamuoyu aracılığı ile uyardım...
Şiddet yöntemlerinin Türkiye'yi ancak faşizme, otoriterliğe, felakete götüreceği söyledim.
Biliyor musunuz bana o zamanlar ne yanıt verirlerdi şiddet yanlıları:
"Bitaraf olan bertaraf olur" derlerdi.
Beni pasifistlikle suçlarlardı.
Biliyor musunuz, soldan ve sağdan militan taraftar toplamak için vatansever gençleri devşirenler hangi sloganı kullanırlardı:
"Bitaraf olan bertaraf olur" derler ve onları belki de hayatlarını yitirecekleri ve buna karşın Türkiye'yi de karanlıklardan başka hiçbir yere götürmeyecek olan şiddet eylemlerine katılmaya davet ederlerdi.
Şimdi aynı sloganı Türkiye Cumhuriyeti'nin seçilmiş Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, sermaye sahiplerini temsil eden TÜSİAD gibi "Evet deyin" diye AKP'den yana tavır ilan etmeyen, sessiz kalan sivil toplum kuruluşlarına gözdağı vermek için kullanmış:
"Bitaraf olan bertaraf olur" demiş.
Bu sloganı kullanan Başbakan'ın tutumu beni sadece demokrasi adına, bir toplumbilim öğrencisi olarak değil, aynı zamanda bir birey, bir vatandaş, bir aile babası olarak da gerçekten çok ama çok korkuttu.emre kongar resmi internet sitesinden alıntı:http://www.kongar.org
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Para - borsaile ilgili herşey
sitene html kodları
HTML KODLARI SEÇ BEĞEN
- Sitene Direkt Okunan Süper Fıkra Koy
- Sitene Fıkra Menüsü Koy Ekle
- Güncel Dış haberleri Sitene Ekle
- Sitene Şans Oyunları Sonuçları
- Efekt
- Sitenede Çıkınca Mesaj Verilsin
- Tüm Sayfayı Soldan Sağa Kaydırma
- Resim Slayt
- Haber Kodu Sitene Hber Koy
- Sitende Jennifer Lopez - Get Right Çalsın
- Sitende Beyonce - Naughty Girl Çalsın
- Sitende Celine Dion - My Heart Will Go On (tıtanıc) Çalsın
- Sitende Eminem - Mocking Bird Çalsın
- Sitende Eminem Ass Like That Çalsın
- Sitende Sean Paul - We'll Be Burning Çalsın
- Sitende 50 Cent - Just A Lil Bit Çalsın
- Sitene Canlı TV Ve Radyo Ekleyin
- Sitene Takvim Ekle
- Gelişmiş Arama Motoru
- bilgi.com un Web Arama Motoru
- bilgi.com un Video Arama Motoru
- Google Arama Motorunu Sitene Koy
- Sitene Yahoo Arama Motorunu Ekle
- Sitene LiveSearch Arama Motorunu Koy
- Giriş Sayfası Yapma Kodu
- Sitende Türkçe Tarih Olsun
- Kayarak Açılan Sayfa
- 24 Saat Müzik Kaliteli Radyo
- Sayfanıza Sihay Baloncuk Yağsın
- Sitenize Sağ Tuş Engeli Koyma
- Resmin Kodu
- Resmin Kodu 2
- Resmin Kodu 3
- Boyuna Haber Kodu
- Siteni Animasyonlu Bir Şekilde Aç
- Sitene Canlı Radyo Koy
- Sitende 20 Tane Oyun Yayınla
- Sitene Başka 20 Tane Oyun Koy
- Dünya nın En Çok Ziyaret Edilen Türkçe Web Siteleri Kodu
- Sitene Dünyanı En Çok Ziyaret Edilen Sitelerinin Listesini Koy
- Google ı Sitenin İçine Koy
- Bilgisayara Göz Atma Kodu
- Sitene Kutucuk Koy
- Button Kodu
- Giris Sayfası Yapma Kodu
- Linke Gelince Altta ve Üstte Çizgileri Oluşuyor!
- Döviz Kurları
- Devletim.com Listesi
- Sitene Video Oyun Animasyon
- 8 Tane Güncel Oyun
- Günlük Burç
- Güncel Teknoloji Haberleri
- Sitene Güncel Magazin Haberleri
- Matrix Arka Plan Efekti
- Sayfa Her Yenilendiğinde Arka Planın Rengi Değişir
- Uzay Arka Plan
- Buttonun Üstüne Gelince Kaçıyor
- Mause Efekti Mausenin Etrafında Renkli Pullar Dönüyor
- Mause Arkasından Renkli Renkli Simler Bırakıyor
- Sitene Dıgıtal Saat Koy
- Sitene Açılan Menü Ekleyin
- Resim Efektleri Resme Tıkla Uçsun
- Sitenizde Kilo Hesaplayıcınız Olsun
- Sitenize Gazeteler Köşesi
- Tüm İllerin Hava Durmuları
- Süper Haber Listesi Kodu
- Sitenize TV Dde Bugün Menüsü
- Siten İçin Süper Bir Arama Motoru
- Güncel İnternet Haberleri
- Hergün Güncellenen Spor Haberleri
- Efekt
- Sitenede Çıkınca Mesaj Verilsin
- Tüm Sayfayı Soldan Sağa Kaydırma
- Resim Slayt
- Haber Kodu Sitene Hber Koy
Yabancı Kaynaklar
<CNN (ABD) New York Times (ABD) Usa Today (ABD) Washington Post (ABD) Der Spiegel (Almanya) Die Welt (Almanya) The Australian (Avustralya) Le Soir (Belçika) Jornais do Brasil (Brezilya) China Online (Çin) Lemonde (Frana) Liberation (Fransa) Dernieres Nouvelles d'Alsace (Fransa) Tous les journaux (Fransa) The Sun (İngiltere) Guardian (İngiltere) Periodicos (İspanya) Giornale (İtalya) Corriere Della Sera (İtalya) Japan Times (Japonya) Ahram (Mısır) Dawn (Pakistan) Jornais Portugueses |
Akşam Gazetesi
Birgün Gazetesi
Bugün Gazetesi
Cumhuriyet Gazetesi
Evrensel Gazetesi
Güneş Gazetesi
Halka ve Olaylara Tercüman
Hürriyet Gazetesi
Kurultay
Milli Gazete
Milliyet Gazetesi
Ortadoğu Gazetesi
Radikal Gazetesi
Sabah Gazetesi
Star Gazetesi
Şok Gazetesi
Takvim Gazetesi
Türkiye Gazetesi
Vakit Gazetesi
Vatan Gazetesi
Yeni Asya Gazetesi
Yeniçağ Gazetesi
Yeni Mesaj Gazetesi
Yeni Şafak Gazetesi
Zaman Gazetesi