TAKSİM ISRARI ŞIK DEĞİL: Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: İstanbul’un eski miting alanları Sultanahmet ve Beyazıt Meydanıydı, Taksim aynı şekilde. Ama daha sonra buralar bu tür miting alanları olmaktan çıkarıldı. Şimdi İstanbul’da Kazlıçeşme, Kadıköy, Kartal var. Gelin buralarda yapın bunu. "Hayır, biz Taksim’de yapacağız". Bu, şık bir yaklaşım değil. Buyurun ilan edilen alanlar var, gelin bu alanlarda yapın. ’Taksim’de yapacağız’ diye dayatıldığında mülki idare olumlu bakmaz. Niye bakmaz? Çünkü bugün bu böyle başladığı zaman, yarın bunun arkası farklı bir şekilde gelir. Bu ülkede hukukun üstünlüğü varsa, herkesin buna uyması gerekmektedir. Ben iktidar partisi olarak buna uyuyorsam, o zaman sivil toplum örgütü olarak siz de buna uyacaksınız, uymak durumundasınız. İstediğimiz yerde istediğimizi yaparız, kapanın elinde kalır mantığıyla gidilirse ülkedeki keşmekeşliklerin ardı arkası kesilmez."
DİRENİLİRSE HOŞ OLMAZ: Bütün olumlu yaklaşımda bulunmalarına rağmen halen bu şekilde direnirlerse bunun hoş olmayacağını belirten Erdoğan, "Biz de hoş olmayan bir zemin istemiyoruz. Her şeyin karşılıklı anlayışla olmasını istiyoruz. 1 Mayıs kutlamasından ya da emeğin, dayanışma gününün kutlamasına karşı olan bir Hükümet yok. 1 Mayıs, artık gerilim ve çatışma günü olmaktan çıksın istiyoruz. Marjinal grupların şiddet gösterisi ve provokasyonlarına fırsat vermeyelim istiyoruz. Sendika yöneticilerimizi sorumluluk almaya, kanunlara uymaya çağırıyorum. Bu bir inat meselesi olmamalıdır. Sevincimize, coşkumuza lütfen gölge düşürtmeyin. Bakanlar Kurulu kararı yeni bir sayfa açma vesilesi olsun diyorum" diye konuştu.
Aysun’dan bu kez yorum yok
Ali Eyüboğlu“Dağdaki çobanla benim oyum eşit mesela, niye? O benim kadar duyarlı, benim kadar sorumluluk sahibi yaklaşıyor mu acaba? Ayaktakımının iktidara getirdiği partiden şikâyet etmiyor musunuz?”
Kayacı’nın bu sözlerine birçok AKP’li tepki gösterdi. Bu konudaki en tuhaf eleştiri AKP İzmir Milletvekili İsmail Katmerci’den geldi:
AKP’lilerin hedefi oldu
“Bir kanalda 4 kadının yaptığı bir program vardı. Herkes normal giyimiyle kuşamıyla oturuyor. Bir tane de manken ya da şarkıcı olabilir. Öyle bir hanım da orada oturuyor. Diğerleri konuşuyor. Kameralar boyuna o kadını gösteriyor. Sağdan gösteriyor, soldan gösteriyor. Sonra bir baktım, başladı konuşmaya. Kadın diyorum, mahluk diyorum ona... O kadın diyor ki, ayaktakımının iktidara getirdiği AKP diye bahsediyor utanmadan. Dağdaki çobanla benim oyum bir mi diyor. O kadına yakışır. Herkes onun ne mal olduğunu zaten biliyor. O kadın para kazanıyormuş, vergi veriyormuş. Herkes onun ne iş yaptığını, nasıl para kazandığını biliyor.”
AKP’nin kadın milletvekillerinden Özlem Türköne’nin, “Aysun Hanım doktora filan yapmış galiba, birkaç dil biliyor bu yüzden de böyle yorumlar yapabiliyor herhalde” diyerek eleştirdiği Kayacı için, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ise “Edepsiz civciv” lafını uygun gördü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Kayacı’ya cevap verenler arasında yer aldı. Erdoğan, Kayacı’nın “Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?” sözüne şu yanıtı verdi:
“İşte onlar, milletle kendi aralarına duvar örerler. Onlar, kendi oylarını Anadolu’mun köyündeki vatandaşımın oyundan farklı görmek isterler. Demokrasideki bu eşitliği göremeyecek kadar demokrasiyi anlamayan çevrelerdir bunlar.”
Bu kez konuşmadı
Aradan bir ay bile geçmeden Erdoğan, 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak isteyen sendikalar için, “Ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar” deyince, düne kadar karşı olduğu Kayacı’yla aynı safta yer almış oldu.
Dün kendisini eleştiren Başbakan’ın bugün kendisi gibi düşünmesi karşısında “Peki benim günahım neydi?” deyip demeyeceğini sormak için Aysun Kayacı’yı aradım. Canlı yayında ağzından çıkan birkaç cümleden sonra yapılan eleştirinin kendisini bunalttığını, olay tam unutulmak üzereyken “Polemik yapılacak son adam” olarak gördüğü Erdoğan’ın bu sözüne cevap vererek yeniden gündemin ortasına oturmak istemediğini söyledi. Kayacı, “Yorum yok” diyerek, bu konudaki sessizliğini bozmadı.