Meydanlarda niye türbanlı yok?..
BİR okurum not atarak sordu:
"Meydanlarda niye türbanlı yok..."
Ben de baktım; yoklar...
Çünkü onlar meydanlardaki tepkili-coşkulu kalabalıktan hoşnut değiller, ondandır.
Televizyonlarda olsun, gazetelerde olsun, Fethullahçı-ikinci cumhuriyetçi koalisyon "Devlet öyle duygusal hareket edip de acele etmez" gibi safsatalarla üzerini örtmeye kalksalar da, türbanlılar gelmese de, meydanların dili vardır.
İnsanlar kırılan gururlarını haykırıyorlar.
Kişiliksiz-sinik-bağımlı dış politikalara canı sıkılıyordur elbette insanların.
Bu bu yüzden meydanlardaki kalabalıklar AKP ve yandaşlarını rahatsız ediyordur.
Ve meydanlarda onlar yoklar.
*
Terörün bu hale gelmesinin sorumlusudur iktidar.
Kimse 5-6 yıl öncesine kadar tükenip-bitmiş PKK’nın niye toparlanıp güçlendiğini sormuyor.
Kimse Başbakan’ın o bölgeye gidip "alt kimlik-üst kimlik" çağrıları yaptığını... Kimse terör örgütünü övmenin suç olmaktan çıkartıldığını hatırlamıyor.
Ele geçirilmiş PKK’lıların, "eve dönüş yasası" adı altında cezaevlerinden bu dönemde salındığını, şimdi askere silah sıkanların çoğunun içerden çıkanlar olduğunu da kimse sorgulamıyor.
Değil sınır ötesi takip, askerlerin kendi topraklarımızda dahi, bir ilin sınırından öbür ilin sınırına geçerken izin almaları şartını bu iktidarın getirdiğini de kimse ağzına almıyor.
Dahası:
Laik cumhuriyete sahip çıkan askerleri köşeye sindirmek için (Şemdinli iddianamesi gibi) kurulan tuzakları... Diyelim ki o tuzaklar tutsaydı, şimdi umutla izlediğimiz Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın dahi belki askeri cezaevinde olabileceğini kimse hatırlamak istemiyor.
*
Terörün bu hale gelmesinin sorumlusudur bunlar.
Bu nedenle meydanlardaki kalabalıklardan rahatsızlar.
İşlerine gelmiyordur.
Çığlık çığlık dolan meydanlar, onlara iktidarlarının beceriksizliğini ve bir milletin kırılan gururunu hatırlatıyordur.
Bu yüzden...
Meydanlarda yoklar...
Bu Blogda Ara
31 Ekim 2007 Çarşamba
Köşk manzarası...-Melih AŞIK Açık Pencere
Cumhuriyetin ne durumda olduğunu anlamak için uzaklara gitmeye gerek yok... Köşk'teki kutlamalara(!) bakmak yeterli... Devletin laik-İslamcı diye bölündüğü, Köşk'teki kutlama programına bakınca apaçık görülüyor.
Birinci gün (29 Ekim) laikliğe duyarlı devlet erkânı toplanıyor. Eşsiz, türbansız...
İkinci gün (30 Ekim) siviller, eşli, türbanlı-türbansız bir araya geliyor.
Laiklerin katıldığı birinci gün kutlaması, içki içilmesin diye öğle sonrasına alınmış
Cumhuriyet bayramlarında cumhuriyetin heyecanı, coşkusu, zaferi kutlanırdı... Artık bayram kutlanmıyor, geçiştiriliyor...
* * *
Ankara ve Eskişehir'de halk bayram niyetine Mehter Takımı'nın konserlerini izliyor.
Eskişehir'den yazan okurumuz, bayramda Mehter Takımı'nın caddelerden üç hilalli yeşil bayrak sallayarak geçmesine bir anlam veremediğini söylüyor...
İstanbul'da ise 29 Ekim gösterileri hayli renkli ve görkemli geçiyor. Havai fişek ve lazer gösterisi gerçekten muhteşem... Almanya'dan Dr. Seda Türköz, Ankara şehrindeki yüz binlerin sorması gerekeni soruyor:
- Neden başkent Ankara'da da görkemli gösteriler yapılmıyor... Melih Gökçek'in gücü Mehter Takımı'yla mı sınırlı? Yoksa Ankara'nın cumhuriyetin başkenti oluşu unutturulmaya mı çalışılıyor?
NOT: DTP, Anıtkabir'deki törenlere katılmamış. O törenlere katılmak cumhuriyete olan saygının ifadesidir. Cumhuriyete saygın yoksa TBMM'de ne işin var? Muhteremler 30 Ağustos resepsiyonuna davet edilmediler diye ateş püskürüyorlardı. Anıtkabir'de neden yoklar peki?
Ünlü aktör Kevin Costner, Abdullah Gül'le eli cepte tokalaşmış.
Gül'ü meslektaşı George Clooney sanmıştır...
Haldun Ertem
Korkutucu soru... Profesör Emre Kongar son kitabı "Demokrasimizle Yüzleşmek"te, kasten bulandırılan güncel konulara açıklık getiriyor. Bir yurtseverin konulara nasıl bakması gerektiği konusunda fikir veriyor. Bu arada kitaptan bir anekdot:
"Menderes dönemi uygulamaları Demirel'i yaratmıştır... Demirel dönemi uygulamaları Evren'i ve Özal'ı yaratmıştır... Evren ve Özal dönemi uygulamaları Recep Tayyip Erdoğan'ı yaratmıştır.
Şimdi asıl korkutucu soru şu: Recep Tayyip Erdoğan dönemi ve uygulamaları kimi, daha doğrusu nasıl bir lideri ortaya çıkaracaktır?"
ÇiziYORUM - Ercan AKYOL
Birinci gün (29 Ekim) laikliğe duyarlı devlet erkânı toplanıyor. Eşsiz, türbansız...
İkinci gün (30 Ekim) siviller, eşli, türbanlı-türbansız bir araya geliyor.
Laiklerin katıldığı birinci gün kutlaması, içki içilmesin diye öğle sonrasına alınmış
Cumhuriyet bayramlarında cumhuriyetin heyecanı, coşkusu, zaferi kutlanırdı... Artık bayram kutlanmıyor, geçiştiriliyor...
* * *
Ankara ve Eskişehir'de halk bayram niyetine Mehter Takımı'nın konserlerini izliyor.
Eskişehir'den yazan okurumuz, bayramda Mehter Takımı'nın caddelerden üç hilalli yeşil bayrak sallayarak geçmesine bir anlam veremediğini söylüyor...
İstanbul'da ise 29 Ekim gösterileri hayli renkli ve görkemli geçiyor. Havai fişek ve lazer gösterisi gerçekten muhteşem... Almanya'dan Dr. Seda Türköz, Ankara şehrindeki yüz binlerin sorması gerekeni soruyor:
- Neden başkent Ankara'da da görkemli gösteriler yapılmıyor... Melih Gökçek'in gücü Mehter Takımı'yla mı sınırlı? Yoksa Ankara'nın cumhuriyetin başkenti oluşu unutturulmaya mı çalışılıyor?
NOT: DTP, Anıtkabir'deki törenlere katılmamış. O törenlere katılmak cumhuriyete olan saygının ifadesidir. Cumhuriyete saygın yoksa TBMM'de ne işin var? Muhteremler 30 Ağustos resepsiyonuna davet edilmediler diye ateş püskürüyorlardı. Anıtkabir'de neden yoklar peki?
Ünlü aktör Kevin Costner, Abdullah Gül'le eli cepte tokalaşmış.
Gül'ü meslektaşı George Clooney sanmıştır...
Haldun Ertem
"Menderes dönemi uygulamaları Demirel'i yaratmıştır... Demirel dönemi uygulamaları Evren'i ve Özal'ı yaratmıştır... Evren ve Özal dönemi uygulamaları Recep Tayyip Erdoğan'ı yaratmıştır.
Şimdi asıl korkutucu soru şu: Recep Tayyip Erdoğan dönemi ve uygulamaları kimi, daha doğrusu nasıl bir lideri ortaya çıkaracaktır?"
ÇiziYORUM - Ercan AKYOL
30 Ekim 2007 Salı
"Atatürk' ün Laiklik Dersi"
Mustafa Kemal, kurulacak devletin sekli ile ilgili toplumun her
kesiminden insanlarla gorusmeler yaparken sira mollalar, seyhler ve din buyugu
gecinen kisilere gelir. Mustafa Kemal bunlara haber gondertip, gelecek hafta
kendileriyle bu konuyu gorusecegini ancak konusmalarinin bir temeli
olarak katilacak olan herkesin Bakara suresini 288. ayetine kadar okumalarini
rica eder. Toplanti gunu gelip cattiginda, Mustafa Kemal kursuye cikar ve
sorar:
"Arkadaslar, buraya gelmeden once hepinizden Bakara suresini 288'e
kadar okumanizi rica etmistim. Kimler okudu Bakara'yi 288'e kadar?"
Salondaki butun eller istisnasiz olarak bu ricayi yerine getirdiklerini
belirtmek icin havaya kalkar.
Bunu uzerine Mustafa Kemal sozlerine devam eder: "Beyler iste,
kuracagimiz devletin neden din temeline dayanamayacaginin aciklamasi: Bakara
yalnizca 286 ayettir."
kesiminden insanlarla gorusmeler yaparken sira mollalar, seyhler ve din buyugu
gecinen kisilere gelir. Mustafa Kemal bunlara haber gondertip, gelecek hafta
kendileriyle bu konuyu gorusecegini ancak konusmalarinin bir temeli
olarak katilacak olan herkesin Bakara suresini 288. ayetine kadar okumalarini
rica eder. Toplanti gunu gelip cattiginda, Mustafa Kemal kursuye cikar ve
sorar:
"Arkadaslar, buraya gelmeden once hepinizden Bakara suresini 288'e
kadar okumanizi rica etmistim. Kimler okudu Bakara'yi 288'e kadar?"
Salondaki butun eller istisnasiz olarak bu ricayi yerine getirdiklerini
belirtmek icin havaya kalkar.
Bunu uzerine Mustafa Kemal sozlerine devam eder: "Beyler iste,
kuracagimiz devletin neden din temeline dayanamayacaginin aciklamasi: Bakara
yalnizca 286 ayettir."
16 Ekim 2007 Salı
13 Ekim 2007 Cumartesi
Kazım Baba koleksiyonundan..
Bir kadın beyin hücresi, her nasılsa, erkek kafasının içine düşmüş.. Sağa bakmış kimse yok.. Sola bakmış kimse yok.. Taka tuka kemik duvarlar arasında karanlık bir boşluk..
"Kimse yok mu" diye bağırmış, bir iki.. Derin sessizlik.. Korkmaya da başlayınca sesini iyice yükseltmiş, son gücü ile haykırmış artık..
"Kimse yok mu buradaaaaa?.." Çok derinden ve de çok aşağılardan, belli belirsiz bir yanıt duyulmuş..
"Biz hepimiz burada, aşağıdayız!.."
"Kimse yok mu" diye bağırmış, bir iki.. Derin sessizlik.. Korkmaya da başlayınca sesini iyice yükseltmiş, son gücü ile haykırmış artık..
"Kimse yok mu buradaaaaa?.." Çok derinden ve de çok aşağılardan, belli belirsiz bir yanıt duyulmuş..
"Biz hepimiz burada, aşağıdayız!.."
Tecrübe, öğretmenlerin en iyisidir. Yalnız okul masrafı ağırdır.
Thomas Carlyle
ÇiziYORUM - Ercan AKYOL
Temel ve sevgilileri
TEMEL’in üç tane sevgilisi vardır. Biri öğretmen, biri doktor, biri de santralcidir. Fakat öğretmenle evlenmeye karar verir. Bunu bilen arkadaşı sorar; "Niye öğretmen de diğerleri değil?" diye. Temel de ona döner;
"- Ula" der, "Bilmez misin doktorlar ’bugün git yarın gel’ der, santralci de ’şu an meşgul daha sonra tekrar deneyin’ der. Ama öğretmen ne der? ’Hadi bir daha tekrarlayalım...’
********
Zırva nedir?
BİRİNE "Zırva zırva laflar etme!" derseniz, en azından ona hakaret etmiş olursunuz...
Zira; "Zırva" denilince akla "boş, anlamsız, saçma sapan söz" gelir. Açıp baksanız tüm sözlükler "Zırva"yı yukarıdaki gibi tanımlar...
Oysa, "Zırva"nın "gerçek anlamı" şudur;
"Osmanlılar’da imarethanelerde (aş evlerinde) pirinç, şeker, üzüm ve hurma ile yapılan, lapaya benzer bir tür tatlı..."
Zavallı "Zırva", "tatlı" anlamında iken döne dolaşa, başkalaşıp "saçma sapan, boş laf" anlamını alıvermiş!..
Annelerimiz laflarıyla
bize nasıl öğretirler?
MantIklI düşünmeyi:
"Ben öyle diyorsam öyledir!.."
Hayatın trajikomik yanlarını:
"Sen daha orda gülmeye devam et, birazdan ben seni tam güldürecem."
Hayatın çelişkilerle dolu olduğunu:
"Kapa çeneni ve çorbanı iç!.."
Hakkımızı alacağımızı:
"Eve vardığımızda ben bilirim sana yapacağımı."
Ve adaleti:
"Bir gün senin de çocukların olacak. İnşallah onlar da sana senin şimdi bana yaptıklarını yaparlar."
Havuzu doldurmak
SORU: Bir havuza, her gün içindeki kadar su ilave edilmektedir. Havuzun yarısı, sekiz günde dolduğuna göre, tamamı kaç günde doğar?
YANIT: Dokuz gün!. Nedenine gelince, sekizinci gün havuzun yarısı dolmuştu. Dokuzuncu gün, içerisindeki kadar su ilave edince, havuzun tamamı dolar.
Çaresi yok!..
- Doktor Bey; canım çok sıkılıyor, ne yapayım acaba?
- Can sıkıntısından kurtulmanın kolayı var hanımefendi
- Nedir o?
- Seyahate çıkın.
- Kocam da beraber gelecek olduktan sonra, neye yarar!..
Erkek ne zaman aldanır?
Bunun için dört noktaya dikkat edilmesi gerekiyor;
Birincisi; sizin için harcayacağı zamanı internet başında geçiriyorsa,
İkincisi; siz odaya daldığınızda ekranı hemen kapatıyorsa,
Üçüncüsü; sizin önünüzde maillerine bakmıyorsa,
Ve dördüncüsü; sürekli çöpçatan sitelerini ziyaret ediyorsa.
O zaman bilin ki sizi şimdilik "sanal alemde" yakın bir zamanda ise "gerçek alemde" aldatacak demektir.
Ramazan
Nasreddİn Hoca’ya sormuşlar;
-Hocam Ramazan bizden memnun gitti mi acaba?
-Memnun olmasa her sene on gün önceden gelir miydi?
*******
Empire State’te Ramazan yeşilliği
| ||
New York’un en yüksek binası Empire State, Ramazan Bayramı dolayısıyla yeşil ışıklarla aydınlatıldı. Empire State, Hıristiyanların Noeli, Yahudilerin Hanuka kutlamalarında da farklı renklerle aydınlatılıyor. Yetkililer, bundan böyle İslam ile özdeşleşen yeşilışıkladırmanın gelenek haline dönüşeceğini bildirdi. |
11 Ekim 2007 Perşembe
10 Ekim 2007 Çarşamba
Fil avcısı..can dündar..11/10/2007
ÇiziYORUM - Ercan AKYOL
10 Temmuz 2003 Perşembe
günü yayınlanmıştır.
günü yayınlanmıştır.
Filler nasıl avlanırmış biliyor musunuz:
Yola bir çukur kazılırmış. Fil bu tuzağa düşünce, avcılar siyah elbiseler içinde, yüzleri kapalı olarak gelir, çırpınan hayvanı kırbaçlar, uzun süre aç bırakırlarmış.
Günler sonra aynı avcılar, bu kez beyaz elbiseler içinde, filin en sevdiği yiyeceklerle gelir, hayvanı çukurdan çıkarıp karnını doyurur, hortumunu okşarmış.
Fil, bu "iyi insanlar"ın peşine takılır ve ölünceye kadar onların verdiği işlerde çalışırmış.
***
Aynı taktik işte...
Kuzey Irak'ta 11 Türk askerini tuzağa düşürüp esir alan "siyah elbiseliler"i daha önce de borç tuzakları kurarken, karikatürlerle hakaret yağdırırken, "yem"imizi kesmekle tehdit ederken görmüştük.
Hiç kuşkunuz olmasın ki, yarın beyaz elbiselerini giyip "Sen benim stratejik ortağımsın" diye hortumumuzu okşayacaklardır.
Yine kuşkunuz olmasın ki, bugün "Bize bu yapılır mı" diye düşük tondan sızlananlar birkaç iltifat duyunca yelkenleri suya indirip "Sizinle aynı koalisyondayız" diye boyun eğecektir.
Sonuçta avcı, tuzağa düşürdüğü avın, kendisini avcılar koalisyonunda sanacak kadar şaşkınlaştığını görünce boynuna halkayı takacak ve saf kurbanını, emrindeki kandırılmış filler ordusuna katacaktır.
***
Peki "Avcı" niye siyah elbiselerini giydi şimdi?
Bunu merak edenlere tavsiyem, Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın 29 Mayıs'ta, İstanbul'daki "Küreselleşme" sempozyumunda yaptığı konuşmayı okumalarıdır.
2. Başkan, o konuşmasında "Yaklaşan Avcı'nın tuzağı"nı kendi açısından izah etmiştir.
Org. Büyükanıt'a göre bugün güçlü ülkeler gözünde "Ulus devlet, küresel sermayenin dolaşımına engeldir. Dolayısıyla bertaraf edilmelidir".
Bu amaçla, "güçlü ülkeler, güçsüzlere kendi politikalarını dayatır".
***
Güncel örneğe uyarlarsak Türkiye, ABD'den ithal bir algılama ve dayatmayla - ve ulusal çıkarına ters düşmesi pahasına - komşusu Irak'ı tehdit saymış ve işgaline seyirci kalmıştır.
Peki ABD ne yapmıştır?
Türkiye'nin tehdit saydığı güçlerle işbirliği içinde "askerin biraz burnunu sürtmek istemiş"tir.
Niye?
Org. Büyükanıt'ın sorularıyla devam edelim:
"Acaba gelişmekte olan ülkelerin ulusal güvenlik politikaları (ulus devletin bertaraf edilmesine dönük) bu yaklaşımlar önünde engel midir? Ve acaba gelişmekte olan ülkelerde yaratılmaya çalışılan mikroetnik çatışmalar, ulusal direncin zayıflatılmasında vasıta olarak mı kullanılmaktadır?"
***
İnsanlığın evrensel ütopyası küreselleşme, saldırgan bir süper gücün elinde, zalim bir kırbaç haline geliyor.
Ulusal güçlerin buna tepkisi, muhafazakar bir içe kapanma refleksine dönüşüyor. Toplumsal açılım çabaları, demokratikleşme ve çokseslilik arayışları, milliyetçi bir söylemde boğuluyor.
Kırılmak istenen kabuk, bu yolla hepten sertleşiyor.
Siyasette, diplomaside, medyada, sermayede, küresel ve ulusal güçler arasında alttan alta yaman bir çekişme yaşanıyor.
Umarız bu çekişme bir sıcak çatışmaya dönüşmez; çukurdaki filimiz, yarın hortumunu okşayacak beyaz elbiselilerin, dün sırtını kırbaçlayan kara cübbelilerle aynı kişiler olduğunu anlayabilir ve halka boynuna geçirilmeden bu tuzaktan kurtulabilir.
**********
10 Temmuz 2003 Perşembe
günü yayınlanmıştır
ikinci şamar..... Üçüncü ne zaman?
Amerikalılar, Türk askerlerini esir alıyor, ite, kaka Bağdat'a gönderiyor, biz yazı yazmıyoruz.
Niye?
"İkinci şamar"ın tepkisini bekliyorduk da ondan...
* * *
"Birinci şamar"ı geçtiğimiz mayıs ayında yemiştik.
ABD Savunma Bakanı Wolfowitz bir sömürge valisi edasıyla, hata yaptınız! diyor. Özür dileyin! diyor. Bir daha böyle haltlar karıştırmayın! diyor, ordunun da tutumunu eleştiriyor, iyi liderlik yapamadı! diye...
* * *
BİZ, bunu "ulusal onurumuzun suratında patlayan bir şamar" olarak görüyor ve ibret olsun, diye eski bir olayı anlatıyorduk.
* * *
BİRİNCİ Cihan Savaşı'nda Filistin cephesinde esir düşen Türk subay ve askerlerini getiren gemi Galata rıhtımına yanaşır...
Bundan sonrasını Kurtuluş Savaşı subaylarından Rahmi Apak anlatır:
"Vapurun rıhtıma yanaşması ile birlikte, bir İngiliz subayının yanında vapura girmiş ve sırtında bir İngiliz elbisesi taşıyan İstanbullu genç bir Ermeni, esir arkadaşlarımızdan birisine: Ulen neye acele ediyorsun diye bağırdıktan sonra suratına şiddetli bir şamar attı. Dikkat ettim, etraftaki yüzlerce Türk esiri bu şamarı kendi suratlarına yemişler gibi irkildiler. Ben şahsen, bu şamarın, kendi yüzümden bir ateş çıkarır gibi olduğunu duydum. Eyvah, biz esir kaldığımız düşman memleketinde bile böyle hakaretler görmedik. Biz bu vatanda nasıl yaşayabiliriz diye düşündüm ve titredim.
Halbuki birçok arkadaşlar gibi, ben de, Trakya'daki kasabama çekilerek kendime yeni bir hayat kurmak fikrinde idim. Bu düşüncemin sakat olduğunu derhal anladım ve orada, İngiliz vapurunun içinde, dışarı çıkmak için ayakta beklediğim zamanda, derhal Anadolu'ya geçip tekrar silaha sarılmak kararını verdim."
* * *
ŞİMDİ, niçin beklediğimizi anladınız mı?
Acaba kaç kişi, o gün Rahmi Apak ve arkadaşlarının tepkisini bugün duydular, kaç kişi bu tepkilerini dışa vurdular, onlar gibi kendilerini sorguladılar?
Bunu görmek istedik...
Heyhat!
Hazreti İsa'ya dönmüşüz, şamarı yiyince öbür yanağımızı çeviriyoruz.
"Amerika'ya nota verdiniz mi?" sorusuna "Bu müzik notasına benzemez!" diyen bir Başbakan'ın ülkesi, daha nice şamarlar yer...
* * *
NAZIM Hikmet'i hatırlamaz mısınız?
"Koyun gibisin kardeşim / gocuklu celep kaldırınca sopasını / sürüye katılıverirsin hemen / ve adeta mağrur koşarsın salhaneye / Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani / hani derya içre olup / deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf. / Ve bu dünyada bu zulüm senin sayende / Ve açsak yorgunsak, alkan içindeysek eğer / ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak / kabahat senin / - demeğe de dilim varmıyor - kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.
*******
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Para - borsaile ilgili herşey
sitene html kodları
HTML KODLARI SEÇ BEĞEN
- Sitene Direkt Okunan Süper Fıkra Koy
- Sitene Fıkra Menüsü Koy Ekle
- Güncel Dış haberleri Sitene Ekle
- Sitene Şans Oyunları Sonuçları
- Efekt
- Sitenede Çıkınca Mesaj Verilsin
- Tüm Sayfayı Soldan Sağa Kaydırma
- Resim Slayt
- Haber Kodu Sitene Hber Koy
- Sitende Jennifer Lopez - Get Right Çalsın
- Sitende Beyonce - Naughty Girl Çalsın
- Sitende Celine Dion - My Heart Will Go On (tıtanıc) Çalsın
- Sitende Eminem - Mocking Bird Çalsın
- Sitende Eminem Ass Like That Çalsın
- Sitende Sean Paul - We'll Be Burning Çalsın
- Sitende 50 Cent - Just A Lil Bit Çalsın
- Sitene Canlı TV Ve Radyo Ekleyin
- Sitene Takvim Ekle
- Gelişmiş Arama Motoru
- bilgi.com un Web Arama Motoru
- bilgi.com un Video Arama Motoru
- Google Arama Motorunu Sitene Koy
- Sitene Yahoo Arama Motorunu Ekle
- Sitene LiveSearch Arama Motorunu Koy
- Giriş Sayfası Yapma Kodu
- Sitende Türkçe Tarih Olsun
- Kayarak Açılan Sayfa
- 24 Saat Müzik Kaliteli Radyo
- Sayfanıza Sihay Baloncuk Yağsın
- Sitenize Sağ Tuş Engeli Koyma
- Resmin Kodu
- Resmin Kodu 2
- Resmin Kodu 3
- Boyuna Haber Kodu
- Siteni Animasyonlu Bir Şekilde Aç
- Sitene Canlı Radyo Koy
- Sitende 20 Tane Oyun Yayınla
- Sitene Başka 20 Tane Oyun Koy
- Dünya nın En Çok Ziyaret Edilen Türkçe Web Siteleri Kodu
- Sitene Dünyanı En Çok Ziyaret Edilen Sitelerinin Listesini Koy
- Google ı Sitenin İçine Koy
- Bilgisayara Göz Atma Kodu
- Sitene Kutucuk Koy
- Button Kodu
- Giris Sayfası Yapma Kodu
- Linke Gelince Altta ve Üstte Çizgileri Oluşuyor!
- Döviz Kurları
- Devletim.com Listesi
- Sitene Video Oyun Animasyon
- 8 Tane Güncel Oyun
- Günlük Burç
- Güncel Teknoloji Haberleri
- Sitene Güncel Magazin Haberleri
- Matrix Arka Plan Efekti
- Sayfa Her Yenilendiğinde Arka Planın Rengi Değişir
- Uzay Arka Plan
- Buttonun Üstüne Gelince Kaçıyor
- Mause Efekti Mausenin Etrafında Renkli Pullar Dönüyor
- Mause Arkasından Renkli Renkli Simler Bırakıyor
- Sitene Dıgıtal Saat Koy
- Sitene Açılan Menü Ekleyin
- Resim Efektleri Resme Tıkla Uçsun
- Sitenizde Kilo Hesaplayıcınız Olsun
- Sitenize Gazeteler Köşesi
- Tüm İllerin Hava Durmuları
- Süper Haber Listesi Kodu
- Sitenize TV Dde Bugün Menüsü
- Siten İçin Süper Bir Arama Motoru
- Güncel İnternet Haberleri
- Hergün Güncellenen Spor Haberleri
- Efekt
- Sitenede Çıkınca Mesaj Verilsin
- Tüm Sayfayı Soldan Sağa Kaydırma
- Resim Slayt
- Haber Kodu Sitene Hber Koy
Yabancı Kaynaklar
<CNN (ABD) New York Times (ABD) Usa Today (ABD) Washington Post (ABD) Der Spiegel (Almanya) Die Welt (Almanya) The Australian (Avustralya) Le Soir (Belçika) Jornais do Brasil (Brezilya) China Online (Çin) Lemonde (Frana) Liberation (Fransa) Dernieres Nouvelles d'Alsace (Fransa) Tous les journaux (Fransa) The Sun (İngiltere) Guardian (İngiltere) Periodicos (İspanya) Giornale (İtalya) Corriere Della Sera (İtalya) Japan Times (Japonya) Ahram (Mısır) Dawn (Pakistan) Jornais Portugueses |
Akşam Gazetesi
Birgün Gazetesi
Bugün Gazetesi
Cumhuriyet Gazetesi
Evrensel Gazetesi
Güneş Gazetesi
Halka ve Olaylara Tercüman
Hürriyet Gazetesi
Kurultay
Milli Gazete
Milliyet Gazetesi
Ortadoğu Gazetesi
Radikal Gazetesi
Sabah Gazetesi
Star Gazetesi
Şok Gazetesi
Takvim Gazetesi
Türkiye Gazetesi
Vakit Gazetesi
Vatan Gazetesi
Yeni Asya Gazetesi
Yeniçağ Gazetesi
Yeni Mesaj Gazetesi
Yeni Şafak Gazetesi
Zaman Gazetesi