Bir Atatürk daha lazım olacak!
HİÇ kimse düşmansız değildir ama bizim düşmanımız çok. Neden kızıyorlar?
Borçlarımız hızla artıyor, ürkütücü boyutlarda cari açık veriyoruz, "Bu borçlanmanın sonunda toprak bütünlüğümüz tehlikeye girecek" diye uyarıyoruz ya... Bu yüzden bize düşman oluyorlar. Öfke ve tehdit mesajları, borçlarımızı azaltmaz ki...
Biz gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz. Her köpeğin havlamasında duracak olursanız, yolunuzun sonu hiç gelmeyecek demektir.
Ülkemiz adına beni en korkutan olay, borçlarımızın hızla artmaya devam etmesidir. Oysa tatlı vaatler, aptalları mutlu kılıyor, borçlara kimse aldırmıyor!
Biz tarihte borç yüzünden koca imparatorluğu kaybetmiş bir ulusuz. Bu yüzden, borca karşı daha hassas olmamız ve borçtan korkmamız gerekir ama nerede o basiret?
Dünyanın en borçlu ülkelerinden olan Türkiye, borçla bulduğu kaynakları "hovardaca harcayan" ya da kaynaklarını "insafsızca hortumlatan" ülkeler sınıfında yer alıyor.
* * *
Osmanlı Devleti’nde ilk borçlanma 1854 yılında başladı. Sonra çöküş hızla gerçekleşti.
Yeminli Mali Müşavir Hüseyin Perviz Pur’un "Türkiye’nin Borç Prangası" adlı eserinde Osmanlı döneminde dış borçların dökümü şöyle gösteriliyor:
1854 Borçlanması 5 milyon İngiliz Sterlini
1855 Borçlanması 5 milyon İngiliz Sterlini
1858 Borçlanması 5 Milyon İngiliz Sterlini
1860 Borçlanması 40 milyon Fransız Frangı
1862 Borçlanması 200 milyon Fransız Frangı
1863 Borçlanması 200 milyon Fransız Frangı
1865 Borçlanması 150 milyon Fransız Frangı
1869 Borçlanması 125 milyon Fransız Frangı
1871 Borçlanması 5.7 milyon İngiliz Sterlini
1872 Borçlanması 12 milyon Osmanlı Altını
1873 Borçlanması 22 milyon Osmanlı Altını
1874 Borçlanması 19 milyon Osmanlı Altını
1877 Borçlanması 5 milyon İngiliz Sterlini
1886 Borçlanması 6.5 milyon Osmanlı Altını
1888 Borçlanması 30 milyon Alman Markı
1890 Borçlanması 5 milyon Osmanlı Altını
1894 Borçlanması 40 milyon Fransız Frangı
1896 Borçlanması 3.2 milyon Osmanlı Altını
1903-1905-1908-1909-1910-1911-1913-1914-1915-1920-1922 borçlanmaları (Toplam 80 milyon Osmanlı Altını).
O tarihte IMF yoktu ama ona benzeyen Düyun-u Umumiye vardı. Yabancıların yönetimindeki Düyun-u Umumiye ile Osmanlı Devleti’nin tüm egemenlik haklarına el konularak devlet sadece ismen bırakılmıştı.
Sonunda yurdumuz yabancılar tarafından paylaşıldı. Kurtuluş Savaşımız zaferle bittikten sonra Düyun-u Umumiye belasından kurtulduk. Borçları Cumhuriyet idaresi ödedi. Allah razı olsun Atatürk’ten.
Aradan yüz yıla yakın zaman geçtikten sonra şimdi Türkiye yine sürekli borçlandırılıyor.
2003 yılında 258 milyar dolar olan devletin tüm borcu, bugün toplam 410 milyar dolara yükseldi. Rakamlar ortada. Hem kanımız emiliyor, hem de borçlarımız artıyor. Bu gidişle bir Kurtuluş Savaşı daha yapmamız gerekecek ama... Bir Atatürk daha nereden bulacağız?
Dünyada, refahını artıramayan tek ülke Türkiye. Ve pembe tablolar çizilmeye devam ediliyor, halkımız da çektiği sıkıntılara rağmen buna inanıyor.
Ben bu işten bir şey anlamadım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder