Ercan Sarıkaya’nın haberinde belirttiğine göre, yazar kitapta “Hastane iyileştirmeli, bıçak kesmeli, yargı adalet dağıtmalıdır. Laiklik ise ayrı bir trajedi. Bu noktada şu soru haklılık kazanmıyor mu? Peki laiklik ne işe yarar? Laikliğin amacı özgürlük değilse değeri var mıdır? Kuşkusuz yoktur” diye söyleniyormuş.
LAİKLİK SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK DEĞİLDİR
Benim için sadece bu cümle yeter. “Laiklik” benim için turnusoldur. Osman Can’ın bu cümlesi, laiklik konusunda, laiklik felsefesi konusunda ciddi kitaplar okumadığını gösteriyor. İlk öğrenmesi gereken doğru şu: Laiklik sınırsız özgürlük değildir. Aksine sınırlar, “inanç özgürlüğü” denen kavramın sınırlarını çizer!
İkincisi: Laiklik, din ve inanç özgürlüğünün güvencesi değildir, tam tersine din ve inanç özgürlüğünü sınırlar.
Böyle iddialı bir hukukçu yazarın okuması gereken dört kitap var. Yazarı Henri Pena-Ruiz. Bunları okumadan olmaz:
1. “Dieu et Marianne, Philosophie de la la’cité” (PUF Yayınevi, 1999)
2. “Qu’est-ce que la la’cité?” (Editions Gallimard, 2003)
“Laiklik Nedir?” (Gendaş Kültür)
3. “La La’cité” (Flammarion, 1998)
4. “La La’cité pour l’égalité” (Mille et une nuits, 2001)
Laikliğin özgürlük olduğunu sananlar genellikle onu ABD sekülarizmi ile karıştırırlar. Oysa sekülarizmin laiklik ile uzaktan ve yakından ilgisi, ilişkisi yoktur.
Ayrıca laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasından da çok daha başka bir şeydir.
Laiklik elbette bütün dinlere eşit mesafede durur, dinlerin birbirleri üzerine, bireyler ve toplumlar üzerinde baskı kurmasına engel olur.
Laik bir ülkede, “Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede” türünden cümleler kurulamaz.
KAFALARINA GÖRE TANIMLAMAK İSTİYORLAR
Henri Pena-Ruiz “Tanrı ve Marianne”da (Dieu et Marianne) şöyle yazıyor: “Fransa’da laiklik Protestan ve Yahudi müminler için gerçek bir kurtuluş oldu” (“En France, la la’cité fut une véritable libération pour les Protestants et les Juifs croyants”).
Laiklik Fransa’da Katoliklik’i sınırlandırarak Protestan ve Yahudi müminleri özgürlüklerine kavuşturmuş, onları Katoliklik’in baskısından kurtarmıştır. Bunu Katoliklik’i sınırlandırarak başarmıştır. Laiklik özgürlük değildir! Laiklik kurtarıcıdır, özgürleştiricidir.
Laiklikte Yüzde 99=Yüzde 1’dir. Laiklik aynı zamanda eşitlik ve özgürlüğün, barış ve dirlik düzenliğin temellerini oluşturur. Ülkemizin İslamcıları eşitlik, özgürlük, barış ve anlaşmaya inanmadıkları, böyle bir düzene karşı oldukları için laikliği kendi kafalarına göre yeniden tanımlamak istemektedirler. Hukukçu yazar da öyle!
19 AĞUSTOS 2010 tarihli Akşam Gazetesi’nden öğrendim, Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Osman Can “Darbe Yargısının Sonu, Karargâh Yargısından Halkın Yargısı”na (Timaş Yayınları) adlı bir kitap yayınlamış. Osman Can, kitapta “CHP, ordu, üniversite ve yargının darbe koalisyonu yaptığı”nı öne sürüyormuş.
Ercan Sarıkaya’nın haberinde belirttiğine göre, yazar kitapta “Hastane iyileştirmeli, bıçak kesmeli, yargı adalet dağıtmalıdır. Laiklik ise ayrı bir trajedi. Bu noktada şu soru haklılık kazanmıyor mu? Peki laiklik ne işe yarar? Laikliğin amacı özgürlük değilse değeri var mıdır? Kuşkusuz yoktur” diye söyleniyormuş.
LAİKLİK SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK DEĞİLDİR
Benim için sadece bu cümle yeter. “Laiklik” benim için turnusoldur. Osman Can’ın bu cümlesi, laiklik konusunda, laiklik felsefesi konusunda ciddi kitaplar okumadığını gösteriyor. İlk öğrenmesi gereken doğru şu: Laiklik sınırsız özgürlük değildir. Aksine sınırlar, “inanç özgürlüğü” denen kavramın sınırlarını çizer!
İkincisi: Laiklik, din ve inanç özgürlüğünün güvencesi değildir, tam tersine din ve inanç özgürlüğünü sınırlar.
Böyle iddialı bir hukukçu yazarın okuması gereken dört kitap var. Yazarı Henri Pena-Ruiz. Bunları okumadan olmaz:
1. “Dieu et Marianne, Philosophie de la la’cité” (PUF Yayınevi, 1999)
2. “Qu’est-ce que la la’cité?” (Editions Gallimard, 2003)
“Laiklik Nedir?” (Gendaş Kültür)
3. “La La’cité” (Flammarion, 1998)
4. “La La’cité pour l’égalité” (Mille et une nuits, 2001)
Laikliğin özgürlük olduğunu sananlar genellikle onu ABD sekülarizmi ile karıştırırlar. Oysa sekülarizmin laiklik ile uzaktan ve yakından ilgisi, ilişkisi yoktur.
Ayrıca laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasından da çok daha başka bir şeydir.
Laiklik elbette bütün dinlere eşit mesafede durur, dinlerin birbirleri üzerine, bireyler ve toplumlar üzerinde baskı kurmasına engel olur.
Laik bir ülkede, “Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede” türünden cümleler kurulamaz.
KAFALARINA GÖRE TANIMLAMAK İSTİYORLAR
Henri Pena-Ruiz “Tanrı ve Marianne”da (Dieu et Marianne) şöyle yazıyor: “Fransa’da laiklik Protestan ve Yahudi müminler için gerçek bir kurtuluş oldu” (“En France, la la’cité fut une véritable libération pour les Protestants et les Juifs croyants”).
Laiklik Fransa’da Katoliklik’i sınırlandırarak Protestan ve Yahudi müminleri özgürlüklerine kavuşturmuş, onları Katoliklik’in baskısından kurtarmıştır. Bunu Katoliklik’i sınırlandırarak başarmıştır. Laiklik özgürlük değildir! Laiklik kurtarıcıdır, özgürleştiricidir.
Laiklikte Yüzde 99=Yüzde 1’dir. Laiklik aynı zamanda eşitlik ve özgürlüğün, barış ve dirlik düzenliğin temellerini oluşturur. Ülkemizin İslamcıları eşitlik, özgürlük, barış ve anlaşmaya inanmadıkları, böyle bir düzene karşı oldukları için laikliği kendi kafalarına göre yeniden tanımlamak istemektedirler. Hukukçu yazar da öyle!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder