Bu vahim yanlışı Başbakan bile yaptı
tufan türenç/hürriyet
BİZİM köşede ne zaman türban konu olsa AKP’liler önce küfür ederler, sonra ezberledikleri yanlış bilgiye dayanan bir demagoji ile yanıt vermeye kalkarlar.
"Atatürk’ün annesi ile eşi de türban takıyordu" derler.
Zübeyde Hanım ile Latife Hanım’ın başları örtülü fotoğraflarını da kanıt olarak gösterirler.
AKP’liler ya bu fotoğrafların çekildiği tarihte Şapka ve Kılık Kıyafet Kanunu’nun henüz çıkmadığını bilmezler, ya da bilmezden gelirler.
Ben ve bazı gazeteci arkadaşlar her seferinde bunu yazarız:
"Şapka ve Kılık Kıyafet Kanunu 29 Kasım 1925’te çıkarıldı.
Oysa Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım 14 Ocak 1923’te vefat etti.
Atatürk, Latife Hanım’la 29 Ocak 1923’te evlendi, 11 Ağustos 1925’te de boşandı."
Kolaylıkla ulaşılabilecek bu bilgilerden yoksun oldukları için yanlış yorumlar yaparlar.
* * *
Aynı hatayı geçen günkü basın toplantısında ya bilerek ya da bilmeyerek Başbakan Erdoğan da yaptı.
Doğrusu şaşırtıcı bir durum.
Bir başbakanın böylesine bir yanlış bilgiye dayanan argüman ileri sürmesi gerçekten üzücü.
84 yıl önce aydınlanma reformlarının henüz çıkmadığı bir döneme ait iki fotoğrafa bel bağlayan Başbakan neyi kanıtlamaya çalışıyor?
Ne yani, Türkiye "muasır medeniyetlerle bütünleşme" hedefine kadınlarını tesettüre sokarak mı ulaşacak?
Avrupa uygarlığıyla böyle mi birleşip bütünleşecek?
Toplumun kılık kıyafetini 82 yıl önce Atatürk çıkardığı kanunla değiştirmiş.
Türk insanının Batı toplumları gibi uygar giyim kuşama kavuşmasını sağlamış.
Türk kadınının çarşaftan, peçeden kurtulup sosyal yaşamın içinde yer alması için önündeki her türlü engeli kaldırmış.
Toplumun yarısını oluşturan kadınları üretken bireyler haline getirmiş.
Şimdi Türk kadınını yeniden tesettüre sokmak, yeniden toplumdan soyutlamaya kalkmak yaşadığımız çağla bağdaşır mı?
Bu anlayış, Atatürk’ün koyduğu hedeflere taban tabana ters değil midir?
Bu çağdışı anlayış terk edilmelidir.
Tayyip Bey ve arkadaşları bu tutumlarını sürdürürlerse Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine filan yükseltemezler.
Yüzde 47 oyu nasıl aldılar?
OKURLARIMIZIN da katkısıyla bu sorunun yanıtını Tayyip Bey ve arkadaşlarının söylemlerinden okuyalım.
Tayyip Erdoğan: "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir... Ananı da al git..." diyerek.
Kemal Unakıtan: Her şeyi baba baba satarak.
Abdullah Gül: Amerika’nın dediklerine harfiyen uyarak.
Kürşad Tüzmen: Cumhuriyet tarihindeki en yüksek borçlanmayı yaparak.
Ali Babacan: IMF’nin sözünden çıkmayarak.
Hüseyin Çelik: Abdest suyunun faydalarını anlatarak.
Atilla Koç: Bol bol uyuyarak.
Bülent Arınç: Dindar cumhurbaşkanı adayı seçerek... "Şeyini şey ettiğimin şeyi..." diyerek.
M. Gökçek: Ankara’yı susuz bırakıp, Ankaralıları inim inim inleterek.
Abdülkadir Aksu: Terörü yeniden hortlatarak. Kapkaç olaylarına aldırmayarak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder